Ankara’da Arcadium Alışveriş Merkezi’nde bir giyim mağazasında çalışıyordum. Uzun mesailer, çalışma şartlarının zorluğu beni bir hayli üzüyordu. Yaklaşık 3 ay istemeye istemeye gidip geldim. Bir gün mağaza sorumlusu şefimiz olan Nagehan’ın yerine Trakyalı İbrahim geldi. Nagehan, hem beni hem de mağazadaki ondan güzel olan hiçbir kızı sevmezdi. Ondan gençtik ve bakımlıydık. Kıyafetlerimiz bile onun yüzünden kuru basit bir tişört alta da bol kötü bir pantolon seçmişti onu giyerdik. Bazen onu sinir etmek için gıcıklığına tişörtün altına Ankara Escort gibi sutyen giymezdim. O da deliye dönerdi. Sırf meme ucum belli oluyor diye fazla mesaiye bile bıraktığı olmuştu. O boşanmış, hiç çocuğu olmayan feminist bir kadındı. Aslında iyi bir siken bulamamıştı. Ben hep feministlerin iyi sevişemediği için kadınları koruduğuna inanırım.
Hayatım boyunca erkeklerden çok haz aldım. Onların dokunmaları her zaman beni zevke getirmiştir. Yani Nagehan’ı bir erkek iyi sikemedi diye kadın, karşı cinse olumlu bakmıyor, güzel kızları da sevmiyordu. Neyse ki artık yoktu. İbrahim ilk zamanlar otorite kurmak için olsa gerek kimseyle konuşmaz, tavırlı ve sertti. Gün geçtikçe yumuşadı, isteklerimizi dinledi. Mesai ve primlerde düzeltme yapında şikâyetlerimizden birisi kıyafetti. Kızlara, tişört yerine gömlek, pantolon yerine ise diz üstü bir etek getirdi. İnanın mağazadaki herkes çok mutlu olmuştu. İyi davranmasından dolayı da bir de sorumlu olmasından dolayı bütün kızların ağızının suyu akıyordu.
Bir gün mesaim bitti ve bilen bilir Arcadium Alışveriş Merkezi içinden alkol alıp, beni alacak arkadaşı aşağıda beklemeye başladım. Arkadaşım geciktikçe 1, 2 derken 3’üncü kırmızı Tuborg’un yarısına geldim telefonum çaldı. Arayan İbrahim. Kusuruma bakma falan diyor. Sonra da “Seni evden almamız lazım. Araç gönderiyorum. Yarın bölge müdürü gelip yeni sezonun açılışını bizim mağazan verecek. Onun için herkese ihtiyaç var” dedi. Dedim “Aşağıdayım gitmedim bir yere”. “O zaman yukarı çıkar mısın?” Sanki yok diyebileceğim. Tamam falan derken yukarı çıkıp, ürün sayımı ve yeni malları reyonlara dizmeye başladım.
Yukarı çıkalı 30 dakika oldu olmadı, alışveriş merkezi kapanında mağazamıza sabahlayacağımız için yemek geldi. Tuvalete gideceğimi söyleyip, yemeği alıp depoya gittim. Çantamda kalan son birayı da açtım. Pizzanın yanında ılımış da olsa Kırmızı Tuborg’umu içmeye başladım. Deponun anahtarı bir bende bir de nöbetçide olurdu. O gün nöbetçi ise Çiğdem’di. Ona güvendim. Bir den kapı açılınca hiç istifimi bozmadım ama bir baktım İbrahim… Depoya mal indirilecekmiş yer var mı diye bakmaya gelmiş. Elde bira, kafa kıyak. Göz göze geldik, bende özürler, mahcup olmalar. Hiç sesini çıkarmadan arkasını döndü ve kapıyı kapatıp gitti. Dedim “Aha sıçtık” Yemeği falan unuttum, hala bira derdindeyim. Ve kendi kendime diyorum ki, “Aman son günün keyifle iç şu birayı”.
Ne de olsa son günüm diye belki de hayatımın en yavaş içtiğim birasını yudumluyorum. Artık zaten deponun kapısı açık. Bir baktım köşeden yine İbrahim geliyor. Dedim her halde bu sefer kovmak yetmedi bir de üzerine dövecek. Göz göze gelmemeye çalışırken bir baktım elde viski şişesi. Geldi yanıma oturdu. Dedi ki, “Normalde senin de benim de mesaimiz bitti. İçmekte haklısın. Ama insan haber verir” Kraaaallll şefim benim… Bira daha bitmeden Ankara Escort Bayan gibi sarhoş olmuşken bir de şimdi viski içiyordum. O patron, işçi statüsü ikinci viskide kahkahalar ve gülmelere döndü. Bir de Trakyalı hiçbir şey demesin şöyle baksın “Abe içip durun be ya” dediği an bende kahkaha. O 4’üncü bardağa geçtiğinde benim elimde 2’ncisi vardı.
Bir ara gülerken omzumdan kendine çekti. Ben çok keyifliydim. O çekince de göğsüne doğru kafamı eğdim. Yani sağ taraftan çekince onun adeta sol koluna kadar eğilmiştim. Müthiş zamanlar. Bak aklıma geldikçe gülüyorum. Sonra bir anda İbrahim’in göğsünde kaldım. Kafamı yukarı çevirip göz göze geldik. Dudaklarını aşağıya doğru getirince, dayanamayıp yapıştım. Eee can bu, sulanınca İbrahim değil komşu Abdülrezak olsa vereceksin. Ki komşuya da verdim onu da anlatırım bir ara. Neyse dudaklarımızın ötesine geçtik. Dillerimiz karşı taraf ağzı içinde gezinmeye başladı. Ellerini bacak arama atmış, ben de beline sarılmıştım.
Mesaiymiş, patronmuş, işmiş ikimizin de artık umurunda değildi. Hissettim. Ve pantolonundaki fermuarı indirdim. Bende zaten onun getirdiği etek vardı. Orada elbiselerin arasında poşet hışırtılarının içinde uzandım. Siki sıcacıktı. Hemen içime girdi. Aklımdan Nagehan’ın pantolonu olsa zor girerdi diye geçirdim. Etek sayesinde külot yanından içimdeydi. Her gidip geldikçe sesim poşet hışırtılarını bastırıyordu. Yukarıda millet mağaza düzenlerken, İbrahim de beni düzüyordu. Hem de nasıl. Ben işte bu yüzden erkekleri çok seviyorum. Ankara Escort Kızlar gibi arzularımız tavan yapmış, coşkumuz zirvedeydi. Gidip geldikçe daha fazla istiyordum.
En son ağzıma aldığımı hatırlıyorum. O da “Boşalacağım” diye resmen bağırdı. Oral yaparken bir anda cimcif gibi üzerime boşaldı. Ben zaten o içime girdiği ilk 2-3 dakikada boşalmıştım. Göz göze geldik ve gülmeye başladık. Depodaydık, poşet sesleri içinde zevki sefa yapıyorduk. Benim üzerim hep döl olmuştu. Böyle yukarı çıkamazdım. O da zaten dedi ki, “Bekle burada eski tişörtlerden bir şey getireyim, eve git. Mağazadakilere ise hastalandı derim” dedi. O sevişmeden sonra eve gittim. Sonra ise 2-3 kez daha sikiştik. 6 ay sonra ise İbrahim, mağazaya alkollü gelince işine son verdiler. O da İstanbul’dan iş teklifi alıp gitti.